ELAZIĞ PEYNİR PANELİ VE PEYNİR DOSYASI

Ekim 7, 2024 - 00:41
 0  23
ELAZIĞ PEYNİR PANELİ VE PEYNİR DOSYASI

Doç. Dr. Bilal ÇOBAN

Hazar Stratejik Araştırmalar Merkezi

Ahmet ÇELİK

Hazar Stratejik Araştırmalar Merkezi

31.05.2016 – ELAZIĞ

BİRLİKTE ELAZIĞ

DÜNYA VE TÜRKİYE’DE PEYNİRCİLİK

Hayvancılığa dayalı bir sanayi kolu olan süt ve süt ürünleri tüketimi bu ürünlerin insan yaşamının sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için alternatifi olmaması nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Süt ve süt ürünleri sektörü geniş bir üretici ve tüketici kitlesine sahiptir.

Gıda sektörünün önemli bir kolu olan sütün kısa süre içinde bozulmaması için günümüzde çeşitli teknolojiler uygulanarak işlenmekte, depolanmakta ve dağıtılmaktadır. Sütten elde edilen süt ürünlerinin birinci grubunu çiğ sütten elde edilen içme sütü oluşturmaktadır.

Yoğurt ve ayran ikinci, peynirler (beyaz peynir, kaşar peyniri, çökelek, lor ve diğerleri) ise üçüncü alt gruptur. Sütün cinsine, kalitesine, katkı maddelerine ve yöresel özelliklere göre peynirler çok çeşitlilik arz etmektedir.

PEYNİR NEDİR?

Peynir kökeni oldukça eskiye dayanan bir yiyecektir. Peynir üretimine dair elde mevcut en eski arkeolojik bulgular MÖ 5000 yıllarına aittir ve günümüz Polonya’sında ortaya çıkarılmıştır. Çıkış noktaları Orta Asya, Orta Doğu ya da Avrupa olarak tahmin edilmektedir.

Yaygınlaşmasının Roma İmparatorluğu zamanlarında olduğu düşünülür. İlk üretimi için önerilen tarih MÖ 8. binyıl (koyunun evcilleşitirildiği tarih) ile 9. binyıla kadar değişir. İlk peynirin Orta Doğu insanları ve Orta Asya göçebe TÜRKLERİ tarafından yapıldığı düşünülmektedir.

O zamanlar yiyecekleri saklayıcı özelliği nedeniyle hayvanın derisi ya da iç organları kullanılmaktaydı. Bu iç organlardan olan midede (işkembe) saklanan sütün buradaki enzimlerle (kültürle) mayalanması üzerine lor haline gelmesi peynirin ilk oluşumu hakkındaki teorilerden biridir.

Buna benzer bir hikâyenin, bir tüccar Arap’ın peynir saklaması hakkında da farklı söylenişleri vardır. Bir başka teori ise, peynir üreticiliğinin sütü tuzlamak ve basınç altında tutmak sonucu ortaya çıktığıdır. Hayvan midesinde bekletilen sütün değişimi üzerine de bu karışıma kasıtlı olarak maya eklenmiş olabileceği düşünülmektedir.

Peynir yapıcılığı ile ilgili ilk yazılı kaynak M.Ö. 2000’li yıllara, Mısır’daki mezar yazıtlarına dayanmaktadır. Tarihi bu kadar eski olan bu yiyecek ; çiğ süt pastörize edilerek mayalama derecesine kadar soğutulur. Kalsiyum klorür, starter kültürü ve peynir mayası eklenerek pıhtılaşma sağlanır. Oluşan pıhtı özel bıçaklarla parçalanır; peynir altı suyunun süzülmesi için baskıya alınarak, bekletilir. Baskıdan çıkan teleme, standart boyutlarda kesilerek salamuraya alınır. Salamuradan çıkarılan peynir kalıpları 6 imalat yöntemine ve mevsimine göre bir süre dinlendirilir. Kalıplar tenekelere yerleştirilerek havayla teması kesilir. Soğuk depolarda olgunlaşmaya bırakılır.

DÜNYADA PEYNİR

Dünya peynir üretimi son yıllarda dünya çapındaki yatırımlar doğrultusunda yılında bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 3 oranında artarak 14.792 bin ton olarak gerçekleşmiştir.

Son yıllarda peynir üretimindeki meydana gelen yavaşlamanın ana nedeni; Avrupa’daki üretim durumudur. Avrupa toplam peynir üretiminin (7 milyon ton) neredeyse tamamına yakınını oluşturan endüstriyel inek sütü peynirlerinin yurtiçi talebindeki azalma nedeniyle üretim hızı düşmüştür.

Dünya peynir üretiminde AB yüzde 47, ABD yüzde 32’lik paya sahipken, bu ülkeleri yüzde 4 ile Arjantin ve Brezilya takip etmektedir. ABD’de artan yurtiçi talebe bağlı olarak peynir üretimi 2009 yılına göre yüzde 4 oranında artarak 2010 yılında 4.734 bin tona ulaşmıştır.

Dünya peynir toplam arzı yüzde 3 oranında artış göstererek 16.456 bin ton ve toplam kullanım yüzde 3 oranında artışla 15.830 bin ton, bitiş stokları ise yüzde 4 artışla 626 bin tona olarak gerçekleşmiştir.

Dünya peynir ithalatı yüzde 7,3 oranında artarak 1.061 bin ton ve ihracat ise yüzde 10 oranında artarak 1.364 bin tona ulaşmıştır. Peynirde, AB yüzde 44’lük ihracat pazar payı ile dünya pazarında lider tedarikçi konumunda yer almaktadır. 2010 yılında AB’den sonra dünyanın en büyük ikinci ihracatçısı yüzde 19’luk payı ile Yeni Zelanda’dır.

Diğer büyük peynir tedarikçisi ülkeler arasında yüzde 13 pay ile ABD ve yüzde 12 pay ile Avustralya yer almaktadır. Dünya genelinde 2010 yılında peynir tüketimi artış gösterme eğilimindedir. Kişi başına peynir tüketiminin en fazla olduğu ülkeler arasında ilk sıralarda Yeni Zelanda, AB, İsviçre, ABD yer almıştır.

Bununla birlikte, bir önceki yıla göre peynir tüketimi artışının en çok Japonya, Meksika, Çin ve Arjantin’de olduğu gözlenmiştir. Batı Avrupa’da tüketimin yüksek seviyelerde olduğu Almanya ve Hollanda gibi ülkelerde durgunluk ve yavaşlama gözlenirken; Fransa’da peynir tüketiminde artış olmuştur.

Güney Amerika’da, örneğin Arjantin’de ve aynı şekilde Rusya’da tüketimde önemli bir artış gerçekleşmiştir. Türkiye’de genel olarak beyaz peynir, kaşar, lor, tulum, mihalliç (kelle), çerkez, dil, otlu peynir, Antep, çeçil ve Urfa peynirleri üretilmektedir. Peynir üretimi modern işletmelerde ve küçük mandıra olarak tabir edilen işletmelerde yapılmaktadır.

Dünyada toplam peynir üretimi son 15 yılda yaklaşık %30 büyüyerek 21 milyon tonun üzerine çıkmıştır. Arta dünya nüfusu ve gelişmekte olan ülkelerin artan tüketimleri ile birlikte peynir başta olmak üzere pek çok süt ürünü üretimi artış göstermiştir.

FAO istatistik veri tabanında peynir tam yağlı inek sütü, yağı alınmış(yağsız) inek sütü, manda, koyun ve keçi sütü olarak sınıflandırılmaktadır. Dünyada üretilen peynirlerin yaklaşık %82’si tam yağlı inek sütünden elde edilmektedir.

Dünya peynir üretiminin değişimi(ton) Kaynak: FAO,2013 Dünyanın en önemli peynir üreticisi ABD ve AB ülkeleridir. Toplam peynir üretiminin yaklaşık 3/4’ünü üretmektedirler.

TÜRKİYE’DE PEYNİR

Ülkemizde özellikle hayvansal protein açığından doğan yetersiz beslenme sorununun yaşandığı bilinmektedir. Konu süt ve ürünleri açısından değerlendirildiğinde, bugün itibariyle ülkemizde üretilen çiğ sütün sadece %20’si modern sanayi kuruluşlarında hijyenik olarak süt ve süt ürünlerine dönüşmektedir.

Yapılan araştırmalar, ülkemizde üretilen sütün yaklaşık %80’inin son derece sağlıksız koşullarda işlenerek açık olarak tüketiciye sunulduğunu ortaya koymuştur. Gelişmiş ülkelerde ise üretilen sütün %90-98’inin modern tesislerde işlendiği görülmektedir.

Diğer taraftan ülkemizde süt içme alışkanlığı Avrupa ülkelerine kıyasla çok düşük seviyededir. Avrupa ülkelerinde kişi başına yıllık süt tüketimi 60- 170 lt arasında değişirken ülkemizde bu miktar 6lt gibi oldukça düşük düzeyde bulunmaktadır. Bir yandan hızlı nüfus artışı ve şehirleşme diğer yandan tüketicilerin eğitim, gelir vb. özelliklerindeki gelişmeler kuşkusuz toplumun gıda tüketim alışkanlıklarında da birtakım değişmelere neden olmaktadır. Gelecek yıllarda işlenmiş gıda ürünlerine özellikle hayvansal kaynaklı ürünlere olan ilginin daha da artması beklenmektedir.

Bu beklenti içinde Peynir üretimi çeşitli bölgelerde ve isimlerde üretilmeye devam etmektedir. Giderek artan bu üretim yerli peynir çeşitlerinin artmasını sağlamıştır.

Ancak; yerli peynir çeşitlerimizden en önemlisi ve en çok tüketilen peynir çeşidi olan beyaz peynirin büyük bir kısmı mandıralarda ilkel şartlarda üretilmektedir.

Çiğ sütten üretilen bu peynirler zararlı mikroorganizmaları içerdiğinden halk sağlığı yönünden potansiyel bir tehlike arz ederler. Bu nedenle bu peynirleri en az 90 günlük olgunlaşma dönemini tamamlamadan kesinlikle tüketime verilmemelidir. (Bu şart ancak 92/46 ‘da mikrobiyolojik kriterleri verilen özellikteki çiğ sütten üretilen süt ürünleri için geçerlidir.) Endüstriyel anlamda beyaz peynir üretim aşamaları: – Çiğ süt ve kalite kontrolü – Klarifikasyon ve standardizasyon – Sütün pastörizasyonu, mayalama sıcaklığına kadar soğutulması – Kalsiyum klorür, starter kültür ve peynir mayası ilavesi – Pıhtı oluşması 11 – Pıhtının kesilmesi, peynir suyunun uzaklaştırılması, pıhtının toplanması ve baskıya alınması – Pıhtının kalıplarda bekletilmesi – Telemenin kesilmesi ve salamuraya alınması – Paketleme – Soğuk depolama, olgunlaştırmadır.

Tam bu noktadan hareketle; TUİK 2010 yılından itibaren süt ve süt ürünleri istatistiklerini aylık olarak ve temel süt ürünleri (içme sütü, peynir, yoğurt, ayran) olarak açıklamaya başlaması ve kategorilerin 2010 yılı ve öncesi yayımlanan kategoriler ile eşleşmemesi nedeniyle süt üretiminde yüzde 8,5’luk bir artış olurken peynir üretiminde 2010 yılına göre bir önceki yılda yüzde 74 gibi yüksek oranda bir artış olduğu görülmektedir.

Peynir üretiminin genel seyrine bakıldığında ortalama yüzde 4 oranında bir artış olduğu görülmektedir. 2010 yılında toplam arz bir önceki yıla göre yüzde 69 oranında artarak 488.974 ton, toplam yurtiçi kullanım yüzde 77 oranında artarak 451.406 ton olarak gerçekleşmiştir. Bitiş stokları ise yüzde 0,7 oranında artarak 10.800 ton olmuştur.

Türkiye’de en çok tüketilen peynir çeşidi beyaz peynirdir. Her yerde bulunmasına rağmen, beyaz peynir Trakya Bölgesi’ne mal edilir. Marmara Bölgesi’nde olduğu kadar, Ege ve Orta Anadolu’da da üretilen beyaz peynirin en ünlülerinden biri Çanakkale’nin Ezine ilçesinde üretilen Ezine peyniridir. Ezine peynirini ünlü yapan da keçi ve koyun sütü karışımından yapılmasıdır.

En iyi tanınan peynirlerimizden olan kaşar peyniri, Kars, Erzurum, Muş gibi Doğu illerinde ve Kırklareli, Edirne, Tekirdağ gibi Batı illerinde çoğunlukla koyun sütünden üretilir. Muş, Bayburt, Tonya kaşarları ülkemizde olan yöresel peynirlerden bazılarıdır. Taze kaşar peyniri ise inek sütünden üretilen ve 75°C’de haşlanarak üretilen bir peynir çeşididir. Sarımsı beyaz-sarı, hafif tuzlu bir peynirdir. 2010 yılında ithalat bir önceki yıla gore yüzde 15 oranında azalarak 5.191 ton, ihracat ise yüzde 14,8 oranında artarak 26.768 ton olarak gerçekleşmiştir. TÜİK verilerine göre, 2010 yılında 473.057 ton olarak gerçekleşen peynir üretim miktarı 2011 yılında 518.850 tona yükselmiştir.

Bu üretim Ülkemizde aşağıdaki isimlerle etkilenmiştir.

Çeşitleri Türkiye’de tüketimi en yaygın olan peynirler;

Beyaz peynir, deri peyniri ve kaşar peyniri olmakla birlikte, yöresel peynirler yönünden de hayli çeşitlilik gösterir. Bunlardan bazıları:

• Antep Peyniri

• Krem peynir

• Posof çeçil peyniri

• Küflü Ardahan deri peyniri

• Kars kaşarı

• Trakya Kaşarı

• Tunceli tulum peyniri ve çökeleği

•Mihaliç (kelle) peyniri

• Keçi peyniri

• Ezine peyniri

• Edirne peyniri

• Erzincan tulum (şavak) peyniri

• İzmir tulum peyniri Dil peyniri

• Maraş peynir

• Çerkez peyniri

• Hellim

• Abaza peynirleri

•Civil (tel) peynir

• Çökelek

• Yozgat çanak peyniri

• Külek peyniri

• Hatay cara (testi) peyniri

• Örgü peyniri

•Çeçil peyniri

• İstanbul çayır peyniri

•Golot peyniri

• Manisa çayır peyniri

• Ordu torba peyniri

• Giresun imansız peyniri

• Kars gravyer peyniri

• Küp peyniri

• Rokfor peyniri

• Denizli Yörük peyniri

• Karaman tuluk peyniri

• Konya Göçmen peyniri

• Van Otlu peyniri

• Lor

• Urfa beyaz peyniri

 

ELAZIĞ VE PENİRCİLİK

Elazığ son yıllarda yaşadığı dağınıklık, unutulmuşluk, yatırımsızlığını ne yazık ki Süt ve Süt Ürünleri Sektöründe de yaşamaktadır.

Bu sıkıntıları sizlerin dikkatine sunmak isteriz.

Bu sıkıntılı ve biran önce aşılması gereken durumları birkaç noktadan inceleyerek çözüme ulaştırmak geç de olsa mümkün olabilir.

Elazığ Keban Barajının yapılması ile aslında gerilemeye başlamıştır.

Verimli toprakların su altında kalışı, Köylü Nüfusun şehre ve başta Bursa, Ankara, İzmir, İstanbul ve Adana gibi illere, Finansıyla birlikte göç etmesi ile paralellik kazanmıştır. Ayrıca mevcut alanın su altında kalması ile Elazığ Toprak ve Hayvancılık adına ciddi bir alanı kaybetmiştir. Bu ek ilçe köy vb gibi birimlerin bağlanmaması ile doruğa çıkmıştır.

Özellikle ovada yapılan Büyükbaş Hayvancılık bu durum ile yavaş yavaş azalmaya başlamıştır. Manda, İnekçilik gibi hayvancılık faaliyetleri düzenli bir şekilde azalmaya başlamıştır. Küçükbaş hayvancılık da bu duruma paralellik göstermiştir.

1985’lerden sonra Ülkemiz Serbest Piyasa Ekonomisini benimsiyle bir çok konuda olduğu gibi tarım ve hayvancılık konusunda da yanlış, eksik ve denetimsiz hamleler yaşamıştır. Ülkemiz genelinde yaşanan bu süreç İLİMİZ ELAZIĞ da;

1- Aktif olmayan Politikacılar,

2- Yerel STK ve ilgili kuruluşların pasifliği,

3- Üretici Birliklerinin Olmayışı, (Et, Süt, Sığır, Küçükbaş Hayvancılık, Arıcılık, Süt Ürünleri Üretici Birlikleri ve Borsası)

4- Devlet Sektörü ile geçinmeye alışkın halk (Kamu Kurumlarında İstihdam)

5- Fırat Üniversitesi, Ticaret Odası, Belediye ve Valiliğin konunun önemini yeteri kadar göremeyerek, hazırlıksız yakalanmaları ve orta, uzun vadeli çözüm planları üretememeleri (Ziraat Fakültesinin Kurulmayışı, Veteriner Fakültesinin Alt Fakülte ve Yüksek Okullarla Desteklenmemesi, Zootekni, Gıda ve Gıda Teknolojileri Fakültesi, Süt Ve Süt Ürünleri, Arıcılık, Mandıracılık, Vs )

6- Yanlış ve Gereksiz Özelleştirmeler, (Süt, Yem, Et Balık Kurumu Fabrikalarının Kapanması veya Yanlış Özelleştirmeler )

7- Şehirleşmenin hızlı ve plansız gerçekleşmesi,

8- Terör olayları ile köyden veya komşu şehirlerden alınan göçler,

9- Tarım ve Köyişleri Bakanlık Yetkililerinin Durumu Önemsemeyen konumları,

10- Kanuni alt yapıların eksik ve gedik yapılanması, (Mera Kanunu, Hayvancılık İthalat ve İhracat Kanunu, Gıda Kanunu vb)

11- Çıkan Teşvik Kanunlarının Fayda yerine zarar getirmesi,

12- Hızlı kalifiye göç verilmesi,

13- Müteşebbislerin bu konuya gerekli yatırmı yapmaması (Maaliyet, Birim Fiyat, Girdilerin Artması)

14- Yeni Yatırımlar gelmemesi ve mevcut yatırımların başka illere kaydırılması (Sütaş vb.)

15- Elazığ’daki Kamu Kurum Kuruluş, STK ve şehrin geleceğine yön verecek olanların ŞEHRİN GELECEĞİ KONUSUNDA;

a- Şehir Envanterine Sahip Olmayışı,

b- Fizibilite Raporlarının Olmayışı,

c- Şehrin Kısa orta Uzun Vadeli Planlara Sahip Olmayışı,

d- Günübirlik Politikalarla İdare Edilişi,

e- ŞEHRİN GELECEĞİ’nin nasıl olacağı konusunda karmaşa yaşanması

f- Tanıtım Eksikliği,

g- Kurumlar Arasında Koordinasyon Olmayışı

Gibi sebepler sonucunda mevcut duruma gelinmiştir.

Böylelikle de Elazığ Ekonomisinin bel kemiğini oluşturan Tarım ve Hayvancılık neredeyse yok noktasına gelmiştir.

Oysa ki, tarih boyunca geçim kaynaklarının en başında gelen TARIM ve HAYVANCILIK şehir ve inanın genlerinde vardır.

Kültüründe, Mutfağında, Ekonomisinde var olan bu sektörler ne yazık ki şuan hak ettiği yerde değildir. Mutfağının vazgeçilmezlerinden olan, ELAZIĞ TULUK, ELAZIĞ TULUM, ELAZIĞ LOR, ELAZIĞ SÜZME, ELAZIĞ ÇÖKELİK, ELAZIĞ DUZ (SALAMURA) ve adı aklımıza gelmeyen Peynir çeşitleri ile Ülkemizde ilk üçte olması gerekirdi.

Ayrıca; mutfağında Peynirli Ekmek, Peynirli Helva, Kellecoş, Peynirli Künefe, Peynirli Yumurta vb Peynir İle Yapılan Yemekleri de bu durumu tescil etmektedir.

.

 

 

Şimdi bütün bunların ışığında çözüm önerilerimiz aşağıda ki gibidir.

ÇÖZÜM

Elazığ İlinin Mevcut Hükümet nezdinde yeniden gündeme alınarak, yeni bir yapılanmaya gitmesi gerekmektedir.

Bunun İçin İlimiz Siyasileri, kamu Kurum Kuruluş, STK’lar, Basın Yayın, Şehrin İleri Gelenleri bir araya gelerek BİR ELAZIĞ GELECEK ÇALIŞTAYI İLE;

1- Elazığ İlinin Tarihten bugüne, Envanterinin Çıkarılması, (Tüm Alanlarda Ekonomi, Kültür, vb)

2- Elazığ İlinin Tarihten Bugüne Fizibilite Yapılması,

3- Elazığ Kanunu çıkartılarak, Elazığ iline eskiden bağlı olan bazı ilçe belde ve köylerin tekrar Elazığ’a bağlanılması,

4- Nüfus Artırıcı tedbirlerin alınması,

5- Elazığ Ekonomi Üniversitesi İle Harput Beşeri Bilimler Üniversitesinin Kurulması,

6- Elazığ Çalıştayından Sonra 5 yıllık bir planlama ile Sektör sektör gelişim Çalıştaylarının 5 yıl içinde yapılıp ACİL EYLEM PLANI ile hayata geçirilmesi,

7- Yeni Çıkacak Teşvik Kanunlarında En Üst Düzey Fayda Sağlanacak Sınıfa Alınması,

8- Elazığ Tanıtım Lobisinin Kurulması,

9- Bilgi Sahiplerinin Yetkilendirildiği STK’ların işe el atması,

10- 12 İL İN Belirlendiği Cazibe Merkezleri arasına alınması,

11- Elazığ ın Tarım ve Hayvancılığın Pilot Sektör ilan edildiği İller İçerisine alınması,

Bu sorunlar Elazığ’ımızın genel sorunlarıdır.

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ – PEYNİRCİLİK SEKTÖR ÇÖZÜMLERİ

Elazığ İlinin tüm sektörlerde olduğu gibi SÜT ve SÜT ÜRÜNLERİ, özelde de PEYNİRCİLİK alanında yapılması gerekenler ivedidir ve çok önemlidir.

Çünkü Tarım ve Hayvancılık’da yol alması gerekiyorsa, hayvancılığın gelişmesi için alt dalların da hazır olması gerekmektedir.

Bu gereklilik, Elazığ’ın 2023 ve veya 2040 veya 2053 ve veya 2071’e her sektörde olduğu gibi; bu sektörde de altyapı sorunlarını bitirmiş ve hazır olması gerekmektedir.

Elazığ İlinin diğer sorun ve çözümleri gibi bu sektörün de yapması gerekenler aşağıda sıralanmıştır.

 

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Elazığ ilinin eskiden beri önemli geçim kaynağı olan Tarım ve Hayvancılık sektöründeki yeri güncellenmeli, bu konuda İl Yöneticileri ve siyasilerle ilgili kurum ve kuruluşların İVEDİ konusu haline gelmelidir.

Şimdi Somut Olarak Bunları Ele Alalım;

1- Gerekli alt yapının kurulması, kolaylaştırıcı ve teşvik etmesi adına;

a- Yeni Teşvik Düzenlenmesinde; Tarım Hayvancılık – Süt ve Süt Ürünleri Üretimi ve Sanayisi desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.

b- Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi revize edilerek bu konudaki eksiklikleri giderilmeli ve cazip hale getirilmelidir.

c- Fırat Üniversitesi, Veteriner Fakültesini destekleyici, Ziraat Fakültesi (Zootekni, Yem Bitkileri Üretimi, Süt ve Süt Ürünleri Teknolojileri, Hayvancılık Teknolojileri Fakültesi ve gerekli görülecek Fakülteler ile; Tekniker ve Teknisyen ve Uzman Seviyesinde Meracılık, Çobanlık, Peynircilik ve gerekli görülecek bölümlerin açılması,

d- Tarım Hayvancılık İl Müdürlüğünün Süt İnekçiliği ve veya Süt Hayvancılığını geliştirmek için, CİNS IRK Üretimi veya İthalatı için Kanuni Alt Yapıyı hazırlaması (Hollanda, Sanen Keçi vs)

2- STK’ların yapması gerekenler,

a- Tarım Hayvancılık Gelişim projesine uygun Üretici Birliklerinin Kurulması (Koyun, Keçi, Sığır, Süt, Peynir Üretici Birlikleri gibi)

b- Oluşturulan bu birlikler sayesinde nitelik ve nicelik bakımdan etkin olacak bu birliklerin temsil ve yaptırım gücünün yetkin olması,

c- Bu birliklerin örnek tesis kurarak tanıtım ve pazarlamaya katkı sağlaması,

d- Finans problemlerinin çözülmesi için gerekli banka ve veya finans kuruluşları ile alt yapıyı sağlayarak Finans Problemine çözüm bulunması,

e- Gerekli Tanıtımın (Tv, Radyo, Bilbooard, Toplantı, Ulusal Medya, Sosyal Medya vb) Tarım İl Müdürlüğü, Valilik, Ticaret Oda ve Borsası, Belediye, Üniversite ile birlikte yapması,

f- Organik peynir üretimini geliştirmek ve bu konuda Marka olan şirketlerin Elazığ’a çekilmesi,

g- Bu STK’ların Elazığ İlinin Tarım Hayvancılık Köyleri ile bu konuda Üretim yapan Mezra – Köy- Belde – İlçe vs gibi 7 ayrı Bölgeye Bölerek Yerinden yönetim ile etkin bir yapı kurması,

h- Kurulacak bu 7 Bölge ile üreticinin bilgilendirilmesi ve gerekli alt yapı hizmetlerinin verilmesi,

i- Yem Fabrikalarının kurulması,

3- Elazığ İlinin Ulusal Bazda Yapması Gerekenler,

a- Gerekli tanıtım ve Bilgilendirme Toplantıları (Tarım Hayvancılık ve özelde Süt ve Süt Ürünleri Konusunda Etkin olan her bölgede etkin olan illerde Toplantı, Bilboard ve reklam çalışması, Edirne, İzmir, Burdur, Konya, Bartın, Trabzon, Antep, Erzurum, Kars, Muş gibi illerde)

b- Bu konuda yatırım yapan, yapmayı düşünen Sanayi Üreticilerine, Elazığ’a YATIRIM SAFARİSİ yaptırmak (Sütaş, Sek, Mis, gibi)

c- Ünlü ekonomist köşe yazarları ile yatırım safarisinin yapılması,

d- Acilen bu konuda marka olmuş veya olacak firmaların tanıtılmasına başlamak,

e- Elazığ’a ait ŞAVAK markasının ürünleri ile birlikte, Erzincan, Bingöl, Tunceli gibi illerden Elazığ’a kaymasını sağlamak,

f- Elazığ Tanıtım Günlerinde yapılan Peynirli Ekmek Günün, PEYNİR VE PEYNİRLİ EKMEK GÜNÜ olarak revize edilmesi,

4- Kanunen Yapılması Gerekenler,

a- Mera Kanunu ile belirsizlik haline gelmiş sorunların çözülmesi,

b- Damızlık Hayvan Üretimi veya İthalatının özendirilmesi,

c- Üretim tesisleri için kolaylaştırıcı yatırım, Üretim belgeleri,

d- Bu Kanuni Alt yapının Teşvik Kanunu ile desteklenmesi,

5- Genel Olarak Yapılması Gerekenler

a- Elazığ İlinin geçmişten beri Tulum, Tuluk, Duz Peyniri (Salamura), Çökelik, Süzme Peynir, Taze Peynirin güncellenmesi ve yeni çeşitlerin oluşturulması,

b- Yatırımcı firmaların desteklenmesi ve çoğaltılması,

c- Geleneksel üretici ile Modern Üretici sayısının çoğaltılması ve alım birliklerinin kurulması,

d- Elazığ Peynir Fabrikasının ile Süt Fabrikasının yeniden kurulması,

e- SÜTAŞ, MİS; SEK gibi Markaların acilen Elazığ’a çekilmesi,

f- Elazığ’a ait ürünlerin tescillenip, COĞRAFİ İŞARET olarak sonuçlandırılması,

g- Elazığ Doğu Anadolu Bölgesi Peynir Borsasının Kurularak, Bingöl, Tunceli, Erzincan, Ergani, Adıyaman, Malatya gibi illerin Yönetim Merkezi haline getirilmesi,

h- ŞAVAK MARKASI’nın Elazığ’a tescillenip desteklenmesi,

i- Elazığ organize sanayi bölgesinde üretim ve imalat yapmak için, soğuk hava depolarında ürün muhafazası için azami kolaylıklar sağlanarak imalatçıların mümkün mertebe merdiven altı üretimden modern ve istikrarlı üretime özendirilmesi sağlanmalıdır. Bunun için de makina ve ekipman temininden, inşaat ve üretim alanlarının yapımına kadar her alanda maddi ve kredi desteğinin sağlanması,

j- Efendioğulları, Akpa, Çeloğlu, Yılsüt, Hakpey, Çelpey, Şavak süt, Şavaksan gibi firmalar başta olmak üzere, bölgemizdeki pek çok irili ufaklı firmaların üretim ve imalat sorunlarının çözüme kavuşturularak desteklenmesi, pazarlarının büyütülmesi için gerek teknik, inşaat, makina ve ekipmanlar ve gerekse de finansman kolaylıklarının sağlanması suretiyle canlandırılması,

k- Elazığ ilimizin Doğu ve Güneydoğu’nun peynir deposu ve borsası olması için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır. Et ve süt kurumunun da mahsulün çıktığı günden bitiş zamanına kadar taban fiyat vererek satınalma yapmak suretiyle köylü üreticiyi tüccara karşı koruma altına alması,

l- Salamura peynir teknolojisini, etiket ve ambalajını geliştirerek ulusal bir peynir olmasını sağlamalıyız. Elazığ’daki tüm işletmelerin ambalajlama ve paketleme, üretim izin belgelerinin alınması, gıda güvenliği yönetim sistemleri (HACCP) ve uygun sertifikasyonların temin edilmesine kadar gıda güvenliği ve hijyenik tüm şartlara riayet edilerek, modernizasyon çalışmalarının ivedilikle sonuçlanması ve markalaşma yolunda hızla ilerlemesinin sağlanması,

m- Damızlık koyun keçi birlikleri kuruluş amaçlarına uygun olarak ilimiz ve bölgemizin hayvan potansiyelinin arttırılmasına yönelik çalışmalarını daha da yoğunlaştırarak, üretimin arttırılmasına destek vermelidir. Süt üreticileri birliği ise süt alımı gerçekleştirmek suretiyle üreticiye katkıda bulunmalıdır. Hiç olmazsa satınalma yapan özel teşebbüse karşı rekabet koşullarının sağlanması,

n- Elazığ’ımızın Peynir Sektörünün başladığı tarihte ELAZIĞ TULUM PEYNİRİ FESTİVALİ veya ELAZIĞ PEYNİR FESTİVALİ’nin yapılarak, bütün bu çalışmaların taçlandırılması…

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow